1930 YILINDA HAMİDİYE VE MECİDİYE ZIRHLILARIMIZ ZONGULDAK'TA
Şimdi sadece Saatli Maarif Takvimlerinin yapraklarında kaldı 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı…Bırakın kutlamayı çoğu kamu binalarına bayrak dahi asılmıyor artık.
Eskiden kıyı şehirlerimizde yaşayanlar için 1 Temmuz’lar çok önemli günler arasında yer alırdı. Rengarenk bayraklarla süslenen tekneler arasında yapılan yüzme ve kürek yarışları, yağlı direğe tırmanma ve ördek kapma yarışmalarında başarılı olanlar adeta o yılın kahramanı sayılırdı. O yıllarda bayram coşkusunu yaşamanın da, amatörce spor yapmanın heyecanı da toplum tarafından paylaşılıyor, her taraf bayraklarla donatılıyor, geceleri önceden süslenmiş limanlar ve gemiler çevreye bambaşka bir güzellik katıyordu.
Bizim yaşımızda olanlar şimdilerde gazetelerin kare bulmacalarında sorulan
“ bir çeşit yarış kayığının”KİK olduğunu o yarışlarda öğrenmişlerdi. Çocukluğumun geçtiği Zonguldak’ta Kömür İşletmelerine ait bölgeler olan, Kozlu, Kilimli, Üzülmez ve Merkez’in kürek takımları birbirleriyle kıyasıya yarışırlar, bu yarışlarda kullanılan kik’ler kayıkhanelerde korunur, özenle bakımları yapılırdı.
Artık unuttuk, kimse 1 Temmuz’un neden bayram olduğunu dahi bilmiyor. Denizcilikte
“bayrak gösterme” diye bir deyim vardır. Önemli bir ulaşım aracı olan yük ve yolcu gemileri, ait oldukları ülkenin bayrağını kendi karasularında gururla taşırlar. Bu aynı zamanda bir egemenlik sembolüdür. Yabancı bandıralı gemiler de, hangi ülkenin karasularına girdiyse, o ülkenin bayrağını direğine çekmek zorundadır.
Osmanlı’nın son dönemlerinde yabancı ülkelerin gemileri denizlerimizde cirit atıyor, istedikleri limana demirliyor, yük ve yolcu taşımacılığı yapıyordu. Oysa Akdeniz’in bir Türk gölü olduğu dönemlerde ABD, gemilerinin, personeli ve hatta taşıdığı yükün korunması ve güvenliği için Osmanlı’ya ricada bulunuyor, Sultan adına Cezayir Dayısı Hasan Paşa ile ABD adına Joseph DonaldsonJr. tarafından imzalanan, tamamen Osmanlıca kaleme alınan ve her maddesi “vesselam” sözcüğüyle biten antlaşma, 2 Mart 1796’da
BARIŞ VE DOSTLUK ANTLAŞMASI olarak yürürlüğe giriyor, bu tarihten sonra Amerikan gemilerini Osmanlı Donanması koruyordu. Denizlerdeki bu egemenliğimizin tersine dönmesinden sonra kurulan Cumhuriyet’in daha ilk yıllarında bu yüzden gemilerimizin, personelinin, yük ve yolcularının özgürce ve güvenle dolaşabilmelerine olanak sağlayan ve yabancı gemilerin karasularımıza izinsiz girmelerini önleyen Kabotaj Kanunu, 1 Temmuz 1926 tarihinde kabul edilmiş ve 1 Temmuz’lar
DENİZCİLİK VE KABOTAJ BAYRAMI olarak kutlanmaya başlanmıştır.
Şimdi sizlere önemli bir belge sunuyorum Değerli Okurlar. Birlikte okuyalım!
“BAŞVEKİL ALİ FETHİ BEYFENDİ HAZRETLERİNE”
22.11.1340 tarihli tezkere ile tarafı devletlerinizden intihab buyurulduğu bildirilmiş olan Heyet-i Hükümet, Teşkilat-ı Esasiye Kanununun madde-i mahsusası mucibince tasdik edilmiş ve keyfiyet Meclis-i Aliye arz olunmuştur.
Zatı Samilerinize ve rüfeka-i mesainize muvaffakiyetler temenni ederim efendim.
24.11.1340 (1924)
Reisicumhur
Gazi Mustafa Kemal
“Tarafınızdan belirlenmiş bulunan Bakanlar Kurulu, Anayasa’nın ilgili maddesi gereğince onaylanmış ve durum Yüce Meclis’e sunulmuştur. Size ve çalışma arkadaşlarınıza başarılar dilerim” şeklinde günümüz diline uyarlanabilen bu belge ile Ali Fethi OKYAR’ın Başbakanlığında 22 Kasım 1924 tarihinde kurulan 3’üncü T.C. Hükümeti 11 bakanlıktan oluşuyordu ve o zamanki adıyla
“Bahriye Vekaleti” olan Denizcilik Bakanlığı’nın başında İhsan Bey (ERYAVUZ) bulunuyordu.
Daha sonra 27 Eylül 1930 yılına kadar görev yapan 4 ve 5’inci İnönü Hükümetleri’nde de Denizcilik Bakanlığı önemli bakanlıklar arasında yer alıyordu.
Bu tarihten sonra bakanlık sayısı bazılarında 30’u da aşan 67 hükümet kuruldu. Ama hiçbirinde Denizcilik Bakanlığı’na gerek duyulmadı.
Bugün üç tarafı denizlerle çevrelenmiş bir ülke olmamıza, 8 bin km. uzunluğunda kıyıya sahip bulunmamıza karşın, herhalde dünyanın denizlere sırtını çeviren tek ülkesiyiz. Bırakınız denizlerimizden yararlanmayı, onları mahvettik. Atık ve artıklarla kirletmek bir yana, deniz canlılarının birçoğunu yok ettik, gelecek nesillere, çocuklarımıza onların sadece resimlerini bıraktık. En güzel sahillerimizi yağmaladık, beton konut yığınlarıyla çirkinleştirdik. Doğanın bize armağanı olan güzelim kıyılarımızda halkın karşı çıkmasına rağmen duble yollar yaptık. Kıyı şehirlerimizin limanları arasında salına salına süzülen canım gemilerimizi elden çıkardık. Ne oldu o bizim Tarı, Tırhan, Trabzon, Etrüsk, Kadeş, Ege, Akdeniz, Erzurum, Güneysu isimli yolcu gemilerimiz, nereye gitti ?
Devletimizin o zorlu kuruluş yıllarında önemsenen denizciliğimiz bugün neredeyse yok sayılıyor. Bütün dünyada en güvenli ve ekonomik olmasıyla benimsenen suyolu ve demiryolu taşımacılığını, 70 yıldır karayoluna tercih etmemizin 250 bin canla ödediğimiz ağır bedelini ödemekten hala bıkmadık mı?
Bu yüzden önemsemediğimiz, yok saydığımız denizlerimizin bayramını dalga geçer gibi göstermelik kutlamaya hakkımız var mı ? Kaldırın gitsin !
Esen Kalın Sevgili Okurlar
Fikret GÖKÇE
Kıbrıs Gazisi-Mak. Müh.